22 Haziran 2010 Salı

şöyle ki.

camın ardından kayan görüntülere odaklanmaya çalışırken bir yandanda akıp giden zamanın zihnimde bıraktığı izleri deşmek pek akıl kârî değil sanırım. Araba hızla giderken gecenin dibine, şehir aktıkça akıyor parmak ucumdan.. köprüdeki nokta nokta ışıklar, geçmişimdeki parça parça mutluluklar kadar flu. upuzun bir ışık yolu. gecenin içine içine akıyor. muazzam.
binlerce evin binlerce penceresinin bana bakan yüzü her zaman gri, ve ısrarla sonsuzluğu uyandırıyor zihnimde. Binlerce insan, binlerce hayat, binlerce gökyüzü.. benim gökyüzümün bana dönük kısmı kendi kendine bir şeylerle oyalanıyor. ay ışığı vuruyor denize, denizden tenime. ıslak ıslak lacivertte geziniyorum. Ay ile bir gece geçirmek gerçektende paha biçilemez. hangi kafayı yaşıyoruz bu gece ve neye dönüşüyoruz kestirmek bir hayli güçleşsede yavaş yavaş midemden kalbime sızıyorum. ay ile dans.. ve tenimde bağlıyorum asya ile avrupayı. omuz başlarım köprünün bir ayağı, kasıklarım bir başkası.. kıyıya vuruyorum sonra gece gece. fonda ise hep o aynı şarkı . notalar bile ıslak bu kez. şehir camın ardından akarken fonda yine hep o aynı şarkı. aynı.

p,y
mayıs .2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder